30 Eylül 2014 Salı

Vahşetlere tanık olan Kolezyum


Amfitiyatro deyince akla hemen Roma'daki Kolezyum ( Colosseum ) gelir. Gelmediyse de gelmeli çünkü amfitiyatroların en görkemlisi.
Roma toplumsal yaşamının önemli gösterileri burada gerçekleşirdi. Gösteri dediysem aklınıza hemen sanatsal şeyler gelmesin. Tüm pis işler, tüm kanlı gösteriler burada yapılırdı. 
Hayvan avcılığı, infazlar, gladyatör dövüşleri...
Gladyatörün karşısına çıkacak hayvanları bilerek aç bırakırlarmış ki gösteri daha kanlı olsun.
Düşünün artık nasıl psikopat olduklarını. 
Ve gösterilerde o kadar kan akarmış ki, kan kokusuna dayanabilmek için toprakla kapatırlarmış kanı.
Gladyatörler, savaş esirleri veya kölelerden seçildiği için de önemsiz sayıldıklarından cesetleri Tiber Nehri'ne atılırmış. Bu, onların kültüründe aşağılayıcı bir durum olarak kabul edilir.
Bu duruma, benim üzüldüğüm kadar eminim o dönem kadınları da üzülüyordur.
Öyle olmasa gladyatörler için duvarlara niye yazılar, şiirler yazsınlar canım değil mi?
İmparatorların da bu durumdan haberi varmış ki kadınların izlemesi ya yasak ya da izleyeceklerse en arkalarda izlemeleri şartmış. Belki de o kaslı, güçlü, yakışıklı yiğitleri dövüştürerek öldürme uygulamasını sırf kıskançlığından başlatmıştır kim bilir.
Adam, insan katliamını bildiğin şova dönüştürmüş ya. Sonra da Türkler barbar!
 Bu gösterilerin çok da fazla seyirci kitlesi varmış.
Öyle ki Kolezyum, 55bin seyirci kapasitesine sahip.

Bu yapının inşası bile kanlı a dostlar.
 Açılışında yüzlerce insan ve hayvan kurban etmek nedir?! Resmen vahşet! 
Rivayete göre imparator, kendisinden sonra böyle ihtişamlı bir yapı yapılmasın diye mimarı hayvanlara yem olarak vermiş.Psikopat Titus! "MİMARIN SUÇU NE?"

Kolezyum'da oturma düzeni toplumsal sınıflara göre ayarlanmıştı. En önde soylular, en arkada köleler.
İki kişi karşılaşınca alt tabakadan olan yol vermek zorundaydı. 55bin kişilik, 80 kapılı arenanın iç koridorları o kadar işlevsel çözülmüş ki, içerideki insanlar birkaç dakikada dışarı çıkarılabiliyormuş.
Bu büyük yapının cephelerini eşit yükseklikteki ve genişlikteki kemerler çevreler. Tabi kemeri Romalılar keşfetti ya, görmemiş gibi, neredeyse sırf kemerden oluşan eser yapmışlar. Olsun güzel olmuş, güzel.
Zaten koskoca Romalıların da benim beğenime ihtiyacı vardı! Dünyanın En Psikopat 10 İnsanı listesi oluştursam başa Titus'u yazardım. Bu söylediklerimi duysa Psikopat Titus beni de aslanlara yem ederdi aman aman.



28 Eylül 2014 Pazar

Doğu Karadeniz Yurdu'na isyanımdır!


İyi ki olimpiyatlar var. Çünkü her olimpiyat öncesi yurdumuzun şartları daha iyileşiyor.
Şu sporcular yazları bizim yurtlarda kalmasalardı halimiz nice olurdu a dostlar.
2014 Dünya Liselerarası Hentbol Şampiyonası Trabzon'da gerçekleşti.
Yukarıdaki tablo ise Doğu Karadeniz Yurdu'nda kalan sporcuların bıraktığı çok hoş bir hatıra.
Ama yeri çok iyi seçilmemiş sanırım. O kadar asılacak boş duvar varken gidip en kuytu köşeye asmak nedir?
Adeta "Nerede olursa en az görünür?" sorusunun cevabı olan yere koymuşlar.
Öyle ki 2 haftadır yurtta olduğumuz halde anca gördük. O da arkadaşım telefonla konuşmak için sessiz sakin bir yere gittiğinde karşılaştı.


Hatta durum bu. Sporcuların anısına ayıp olmasın diye önündekileri kaldırıp öyle fotoğraf çektik.

2014 Handball 2014 TRABZON için daha detaylı bilgiye www.isfhandball2014.com sitesinden ulaşabilirsiniz.



27 Eylül 2014 Cumartesi

Sen Ne Yangınlar Gördün Galata Kulesi


Çok acıklı bir geçmişi var Galata Kulesi'nin.. 
Dili olsa da konuşsa, Zakkum'un "Ben Ne Yangınlar Gördüm" şarkısını söylerdi bence.
III.Selim döneminde çıkan bir yangında mı yanmadı,
1831'de başka bir yangında hasar mı görmedi,
1875'te bir fırtınada külahı mı devrilmedi,
üzerinden ilk uçuş deneyimini yapan Hezarfen Ahmed Çelebi teee Cezayirlere mi sürülmedi,
4.Haçlı Seferi'nde geniş çapta tahrip mi edilmedi..
Neler neler...
Hepsini gördü.. ama.. "hiçbiri öldürmedi"



Kulenin giriş kapısı üzerindeki kitabede, yangında harap olduğu ve II.Mahmud tarafından tamir edildiği hakkında bilgiler veriliyor. Kitabede Ya Hafız, Maşallah ve Ya Rafi hat yazıları yer almakta.
 İki ayyıldız motifinin arasında Sultan II.Mahmud'un tuğrası yoktur (kazınmış).
Dört bölümde ve dörder satırdan meydana gelen alttaki Nuri Dede imzalı tamir kitabesi, celi ta'lik hatla yazılmıştır. On altı mısralık manzum kitabenin şairi Pertev'dir.

Detaylı bilgi için "İstanbul'un Yüzleri Serisi -47 | İstanbul'un 100 Kitabesi- Ali Rıza Özcan" kitabına bakmanızı öneririm.




24 Eylül 2014 Çarşamba

Pisa Kulesi


Gönül isterdi ki İtalya'ya gideyim de gezip gördüğüm yerleri paylaşayım 
ama işte olmayınca anca böyle resmini çiziyorum.

Pisa Kulesi'nin beni en çok etkileyen özelliği, tamamen mermerden yapılmış olması.
Yoksa o güzel eğik duruşu falan değil.
Zaten mimarın hatasını çürük zemin diye yutturdular bunca yıl.
Mimarı da bilinmiyor değil, adam utancından gizlemiş bence.
Ama bu kadar ünleneceğini nasıl tahmin etsin garibim.

Bu kadar çamur attıktan sonra, arkadaşlarımın arasında yapılan
küçük bir yarışmada kazandığım ödüle geçmek istiyorum.
Hayatın bana "Al sen bunla yetin" deme şekli sanırım..



Pisa Kulesi düz olsaymış o kadar da çekici gelmeyecekmiş baksanıza.
Tüm sır eğiklikte, yamuklukta.

Kimlerin yapılacaklar listesinde "İtalya'da en az 1 gün geçir" maddesi varsa (benim gibi) silinir inşallah birgün.


8 Eylül 2014 Pazartesi

Hoşgeldiniz!



Her işin başı Bismillah



Hepimizin yapmak isteyip de yapamadığı (yapmadığı) şeyler olmuştur.
Blog da benim için öyle bi'şeydi.
Harika blogları gördükçe hevesim daha da artıyordu ama bir türlü şu işe kalkışamıyordum.
Ama artık sürekli ertelemekten sıkıldım. :)

"Başlamak için en uygun zamanı beklersen hiç başlamayabilirsin;
şimdi başla, şu anda bulunduğun yerden, elindekilerle başla."
 -Aldous Leonard Huxley



Evet burada bahsetmek istediklerime gelecek olursak;
tasarım, resim, sanat, merak ettiklerim, ilgimi çekenler, kitaplar, filmler..
Kısacası renk ve daha çok renk!
Umarım blogum, link atıp zorla okutacağım bi' blog olmaktan öteye geçer :)


Hoşgeldiniz! :)