10 Aralık 2016 Cumartesi

Altı Çizilenler: Fahrenheit 451



Merhabalaaar :)

Altı çizilenler serisinin ikinci kitabı, "Ray Bradbury - Fahrenheit 451" 

Altı çizilenler diyorum ama aslında kitapları çizmeyi, karalamayı hiç sevmem. Çokça not tutarım. O yüzden bir düzine defterim var. Girdiğim her kırtasiyeden mutlaka elimde defterle çıkarım. Yoksa defter hastalığım mı var kızzz?! Madem konusu açıldı (sanki konuyu kendim deftere getirmemiş gibi) kitap alıntılarını yazdığım defterimi de göstereyim.



"Bu defterde yazılanların onda biri bilinse, yer yerinden oynar..." diyor Atarlı Baykuşumuz. Mehmet Çağçağ tarafından tasarlanan bir tosbaa defteri. 

Kendimi tutamayıp defter yorumuna kaptırmıştım ki kendimi, fark edince paşa paşa sildim hepsini. Konu iyice dağılmasın değil mi?

Evet gelelim altı çizilenlere.. Daha doğrusu not edilenlere.

   - "Eğer politik bakımdan mutsuz bir adam istemiyorsan, kaygılandıracak bir soruda ona iki bakış açısı verme, birini ver. Daha da iyisi hiç verme. Bırak savaş gibi bir şeyin var olduğunu unutsun... Huzur Montag. Onlara yarışmalar düzenle, en popüler şarkıların sözlerini, devletlerin başkentlerini veya Iowa'da geçen yıl ne kadar mısır yetiştirildiğini bilerek kazansınlar. Onları patlamalarına neden olmayacak bilgilerle doldur, öyle lanet olası olaylarla tıka basa yap ki, kendilerini bilgileriyle gerçekten 'zeki' hissetsinler. Sonra düşündüklerini hissedecekler, hiç kımıldamadan hareket ettikleri hissine kapılacaklar ve mutlu olacaklar, çünkü bu tür olaylar değişmezler."

   - "Aşağıdaki kadının korkunç suçlayıcı sessizliğini örtmek için adamlar gereğinden fazla gürültü yapıyorlar, gülüyorlar, şakalaşıyorlardı."

   - "Aniden her şeyin yanlış olduğunu anladığı için ağlamaya başladı, ölüm için değil, fakat ölüm karşısında ağlayamadığı düşüncesi için."

   - " Ara sıra bir şeylerden rahatsız olmamız gerekiyor. Ne zamandan beri gerçekten böyle rahatsız oldun?"

   - " Her zaman bilinmeyenden korkarsınız."

   - " Hepimiz birbirimize benzemeliyiz. Hiç de, anayasanın dediği gibi, kimse eşit ve özgür doğmamıştır, herkes eşit yapılır. Her insan bir diğerinin sureti olunca herkes mutlu olur, ortada çekinilecek, korkulacak, herkesin kendisini yargılamasına yol açacak dağlar yoktur. İşte böyle! Bitişik evdeki kitap, dolu bir silahtır. Yak gitsin!

   - " Okulda yapmaya çalıştığınız birçok şeyi ev çevresi bozabilir. İşte bu nedenle, anaokulu yaşını her yıl biraz daha düşürdük, şimdi neredeyse beşikten alacağız."

   - " Amcam güzel olmadıklarından mimarların verandalardan kurtulduklarını söylüyor. Fakat amcam bunun bahane olduğunu; gizli kalan asıl nedenin belki de insanların öyle oturup, hiçbir şey yapmadan, sallanıp konuşmalarını istememeleri, yani bunun yanlış bir tür sosyal yaşam olduğunu söylüyor. İnsanlar çok fazla konuşuyorlardı. Ve düşünmek için çok fazla zamanları vardı. Böylece verandaları kapıp koyverdiler. Ve bahçeleri de."

   - " İyi yazarlar yaşama sık sık dokunurlar. Ortalama yazarlar üstüne hafifçe dokunup geçerler. Kötü olanlar ona tecavüz edip, leşini sineklere bırakır."

   - " Kitaplar, tören alayı büyük bir gürültü içinde caddede ilerlerken, Sezar'ın kulağına 'Unutma Sezar, sen de ölümlüsün' diyen pretoryen muhafızlardır."

   Son olarak arka kapaktan;

   "Sansüre, totaliter yönetimlere, kültür endüstrisine ve uzunca bir süredir sürdürdüğümüz yaşam tarzına yönelik en keskin eleştirilerden biri."

6 Aralık 2016 Salı

Şekil - Zemin mi Zemin - Şekil mi?



Merhabalaaar,

Okullar açılalı çok oldu. Temel tasarım ödevlerinin verildiği şu günlerde mini mini birleri unutmadık. Karadeniz Teknik Üniversitesi, mimarlık fakültesi öğrenci çalışmalarından örnekler ile şekil-zemin konusu, neymiş ne değilmiş görelim bakalım.

"İnsan, çevresini şekil-zemin ilişkisi ile algılar. Her nesne, bir zemin üzerinde yer alarak algılanır. Zemin olmadan, şekil olmaz. Şekil, bireyin dikkatinin üstünde yoğunlaştığı şeydir. Zemin ise şeklin gerisinde kalan, dikkat edilmeyen şeydir. Şekil, zeminden daha dikkat çekici özelliklere sahiptir. Fakat bazı durumlarda şekil ile zemin yer değiştirebilir."












Arkadaşların ellerine sağlık. Siz de çalışmalarınızı bizimle paylaşmayı unutmayın. :) 

19 Kasım 2016 Cumartesi

İlham Cümleleri Serisi 2



Merhabalaar!

Bir cümle okursunuz ve tüm hayatınız değişir. 
Cümlelerin gücü adına deyip sizi ilham cümleleriyle baş başa bırakıyorum.

  • "Basitlik zarafetin anahtarıdır." - Coco Chanel
  • "Build, don't talk." - Ludwig Mies van der Rohe
  • "Mükemmeliyeti boşver. Her şey kusurludur. Her şeyin üzerinde çatlaklar vardır. Işık da bu çatlaklar ve kusurlar sayesinde gözükür." -Leonard Cohen
  • "Başta zor gelebilir, ama her şey başta zor gelir." -Miyamoto Musashi
  • "Mimari sıradan insanlar tarafından, sıradan insanlar için gerçekleştirilir. Bu nedenle de herkes tarafından kolayca anlaşılabilmelidir." - S.E. Rasmussen (Yaşanan Mimari)
  • Yaratıcılık kuralları yıkmayı gerektirir.
Sizin de defterinizin bir köşesine not ettiğiniz cümleleriniz varsa buyrunuz.

12 Kasım 2016 Cumartesi

O Zaman RENK


Merhabalaaar

Renk sizce nedir? Rengi nasıl tanımlarsınız? Renksiz bir dünyada yaşasaydık neler olurdu? Ya da keşfedilmemiş bir renk var mıdır?

Renk dediğimiz an işin içine ışık da giriyor. Çünkü renk, ancak ışık altında kendini gösteren bir olgudur. O yüzden karanlıkta renkleri göremiyoruz. 

Renk objelerden yansıyan ışınların göz ile algılanarak hissedildiği bir görüntüdür.

Renk Oluşumu

Isaac Newton yine başka işi olmadığı bir gün, ışığı bir prizmadan geçirir ve 6 renk olduğunu görür. O dönemlerde kilise ve doğa ile 7 sayısı arasında bağ vardır. 6 ise şeytanı temsil eder. Şimdi ben 6 renk olduğunu söylersem beni kesin giyotinle idam eder bunlar diye araya çivit mavisini de ekleyip 7 renk buldum der. 

Aynı deneyin tersini de Thomas Young yapar. O da tayfın 6 renginin birer ışığını bir perdede birleştirerek beyaz ışığı görür.


Işığın ana renkleri şunlardır: Kırmızı, yeşil, mavi
Ana renkler karışınca beyaz,
Ara renkler karışınca siyah elde edilir.
Aaaa ama ana renkler sarı, kırmızı ve mavi değil miydi?
Evet 
Doğadaki ana renkler ise; sarı, kırmızı, mavidir.
Doğadaki ara renkler; turuncu, mor, yeşildir.

Hepimiz ilkokulda resim öğretmenlerimizden öğrendik bu bilgileri. Yine de tekrar etmekte fayda vardır diye üşenmedim yazdım. 

Birkaç tanıma yer vermezsem olmaz.

Tayf: Beyaz ışığın prizmadan geçirildikten sonra renklere ayrılmasıdır. 

Skala: İki rengin birbiriyle karışımından oluşan ışık derecelendirme çubuğuna denir. Yani herhangi bir renkten başlayıp başka bir renge giden bir çubuk. Sarıdan kırmızıya giderken aralarda turuncular gözüken bir çubuk. 

Ton: Rengin parlaklık derecesidir. Renge siyah ya da beyaz katarak oluşan çubuktur bu da. Işığı az olan maviye koyu, ışığı fazla olan maviye açık denir.

Kromatik: Bir rengin en saf ve en kuvvetli haline denir. Rengin içerisinde siyah ve beyazın hiç olmaması. Doymuş renktir.

Armoni: Renkler arasındaki ahenk ve uyum demektir.

1. Üçlü Renk Armonisi
2. Çapraz Tamamlayıcı Renk Armonisi
3. Tamamlayıcı Renk Armonisi
4. Dörtlü Renk Armonisi
5. Monokromatik Renk Armonisi ( Tek Renk Armonisi)
6. Analog Renk Armonisi

Bunları uzun uzun açıklamak yerine sevgili Esra'cığımın yaptığı renk çemberiyle gösteriyorum. Çevir çevir renk uyumu bak çok güzel. Esra'nın ellerine sağlık. 


Bunu yapmaya üşenirseniz üzülmeyin dijitali de mevcut:

Burayı kullanarak projelerinizde renk uyumunu yakalayabilir, beğenmeyen hocalarınıza bilimsel verilerle şekil yapabilirsiniz :p


Tasarımda renk seçiminin önemi büyük. Rengi daha iyi tanımak, kullanımı öğrenmek isterseniz "Sadettin Çağlarca - Renk ve Armoni Kuralları" adlı kitabını öneririm. Bu kitap sayesinde renklerin nasıl oranlanması gerektiğini öğrenmiştim. Temel Tasarım derslerinde az faydasını görmedim.

5 Kasım 2016 Cumartesi

Posterlere Temel Tasarım Dokunuşu

Merhabalar :)

Karadeniz Teknik Üniversitesi, mimarlık fakültesi bölüm sergisinde film, dizi posterleri ile yapılan bir çalışmanın fotoğraflarını paylaşıyorum.













Arkadaşların ellerine sağlık. Sizce de posterlere bu temel tasarım dokunuşu çok güzel olmamış mı?

29 Ekim 2016 Cumartesi

Altı Çizilenler : Gösteri Peygamberi


Merhabalar :)

Bugün 29 Ekim. Cumhuriyetin 93. yılı kutlu olsun! Yaşasın cumhuriyet diyerek konumuza geçiyorum.

Altı Çizilenler serisinin ilk kitabı "Chuck Palahniuk - Gösteri Peygamberi"

  • Duaların çoğu gibi, duyduğunuz şeyler de yakınma ve isteklerdir. Bana yardım et. Beni dinle. Bana yol göster. Beni affet.

  • Bir arada olmaktan nefret ettikleri ama yalnız kalmaktan da korktukları için insanlar telefon denilen bir alet kullanıyorlarmış.

  • Ayın ve yıldızların olmadığı gecelerde hiçbir şey göremezsiniz ama her şeyi hayal edebilirsiniz.

  • Şu anda bir cinayete kurban gitmek, taze bahar havası almak gibi gelirdi.

  • Hayatınızın sonuna kadar aynı işte çalışmak kilise doktriniydi. Aynı yalnızlığı ömür boyu çekmek. Bu başarıydı. Bu da ödülü. Çimleri biçmek. Ve çimleri biçmek. Ve çimleri biçmek. Tekrar.

  • Ben de sadece ortama uymak için gülüyorum. Uyumsuzum gibi görünmemek için.

  • İnsanların neden uyuşturucu kullandıklarını anlamaya başlıyorum. Sadece uyuşturucu ve ölümde yeni bir şeyler tecrübe etme şansına sahibiz ve maalesef ölümün hakimiyeti fazla kuvvetli.

  • Her basımda semptomlar değişiyor. Yeni bir standartla akıllı insanlar deli sınıfına girebiliyor. Deli diye adlandırılan insanlar akıl sağlığının numunesi oluyorlar.
Sizin de bu kitapta altını çizdiğiniz cümleler varsa buyrun lütfen :)

22 Ekim 2016 Cumartesi

Doğanın Ayırdığı Alanları Birleştiren Köprüler



"Dost elinden gel olmazsa varılmaz
 Rızasız bahçenın gülü derilmez
 Kalpten kalbe bir yol vardır görülmez

 Gönülden gönüle gider yar oy, yar oy, yar oy, yar oy, yar oy,  yar oy
 Yol gizli gizli, Yol gizli gizli"


Büyük usta Neşet Ertaş, bize köprüyü çok güzel açıklamış.
Yine de sözlükteki tanımına bakmakta fayda var.
1. İki şey arasında bağ veya ilişki sağlayan şey.
2. Aralarında su, çukur yer, yol gibi herhangi bir engel bulunan iki yakayı birbirine bağlayarak yolu bir yandan ötekine eriştirmek için yapılan ahşap, kâgir, beton ya da demir yapı.

Doğanın ayırdığı alanları birleştiren çarenin adıdır köprü.
İsterdim ki bütün köprülere burda yer verebileyim. Ancak 4 taneciğinden bahsedebildim. Birazdan köprü uzmanıymışım gibi atıp tutacağım galiba.

1. Mostar Köprüsü / Bosna Hersek


Mostar Köprüsü'ne ilk sırayı vererek torpil geçtim kendisine. Çünkü yazııık savaşlarda perperişan olmuş kıyamam.
Bir zamanlar Bosna'da pek çok eser yaptıran Sultan Süleyman, Mimar Sinan'a bugüne kadar eşi benzeri görülmeyen bir köprü yapmasını emreder. ( Dikkat edin neredeyse tüm mimari yapıların yapılış hikayelerinde, sultan, eşi benzeri bulunmayan bir eser olmasını emrediyor.) Bunun üzerine Mimar Sinan'ın kalfası Hayrettin, köprüyü hilal şeklinde tasarlar, üzerini bembeyaz mermerlerle kaplatır ve Allah'ın 99 ismini temsilen 99 tane basamak yaptırır.
1992'deki savaştan sonra 1997'de yeniden inşa edilmiş.
Kentin erkeklerinin, evlenecek yaşa geldiklerini kanıtlamak için köprüden atlama gelenekleri varmış.
Samsun'da da gelenek olarak gelin ve damat, Çetinkaya Köprüsü'nden geçer. Sebebini anlamadığım bir "köprü ve evlilik" ilişkisi var.
"Köprüdennn geçtii geliiiin" diye türküler mırıldanarak Mostar Köprüsü'ne veda ediyorum.

2. Akashi Kaikyo Köprüsü / Kobe


Arkadaşlar yine Japonya, yine kalite. Akashi Kaikyo Köprüsü dünyanın en büyük asma köprüsüdür. Yapılış hikayesine gelecek olursak.. Akashi Boğazı'nın deprem kuşağı olması ve tayfun bölgesinde yer almasından ötürü köprü yapılmıyordu. Ancak 1955'te iki feribotun çarpışması sonucu birçok insan ölünce, köprünün yapılmasına karar verilir. Yapımı 10 yıl sürer. Sonuç olarak 1990 metre uzunluğunda olan köprü, 1995'te Kobe depremine rağmen dimdik ayakta kalarak cümle aleme kalitesini ispatlamış. Hatta depremden sonra 1 metre daha uzatılarak 1991 metre olmuş. Bu köprünün inşaatında asma köprü teknolojisi son sınırına ulaşmıştır. Bize de "adamlar yapmış abi" demek düşüyor sanırım.


3. Brooklyn Köprüsü / NewYork


Eveet şimdi de karşınıza dünyanın 8. harikası geliyor.

İlk çelik asma köprü olması ise diğer bir ünvanı. Ben bi' ünvan vermek isteseydim sanırım bu 'Lanetli Brooklyn' olurdu. Köprü, Brooklyn ve Manhattan arasındaki trafiğe çözüm üretmek isteyen, tel kablonun mucidi, A.Roebling'in hayaliymiş. Köprünün yerini tespit ederken bir kaza geçirmiş ve ölmüş. Sonra projeyi oğlu devralmış. Fakat oğlu da, köprünün kulelerinin yapılacağı su altı odalarında çalışırken vurgun yemiş ve yürüme yetisini kaybetmiş. Ancak yine de yılmamış ve eşi vasıtasıyla inşaatı kontrol etmiş. Ne azim...
Çok şükür eşinin başına da bir şey gelmeden köprü, 1883'te hizmete açılmış..

4. Riyalto Köprüsü / Venedik


Eveet. Mimarisi, gondolları, caddeleri ve romantik havasıyla ünlü şehri Venedik ve Büyük Kanal'ın üzerindeki 4 köprüden biri olan Riyalto. Tabi 4 köprüden en ünlüsü de.
12.yüzyılda ticaretin artmasıyla kanalın üzerine basit ahşap bir köprü yapılır. Fakat ahşap köprünün dayanıksız oluşu ve ciddi bakım gerektirmesi 1503'te köprünün taştan yapılmasını gündeme getirir. 1591'de açılan köprünün çamurlu ve gevşek zeminde yıkılmadan kalabilmesi için ayaklarının olduğu alan 12 bin adet ahşap ile sağlamlaştırılır. Bu sağlam temel ile de 400 yıldır ayakta. 

16 Ekim 2016 Pazar

Gecikmeli Mimarlık Haftası Kutlaması




Merhabalaaar :)

Ekim ayının ilk pazartesi günü; Dünya Mimarlık Günü.
Yapı-Endüstri Merkezi (YEM) de durmamış bir dizi etkinlik planlamış. 3-7 Ekim tarihleri arasında gerçekleşen Mimarlık Haftası etkinliğinde bu defa mimarlar yerine, kullanıcılar konuştu.
Ben maalesef ki tüm hafta boyunca katılamadım. Böyle deyince de sanki 4 gün katılmışım da 1 gün katılamamışım gibi oldu. Çok üzülerek söylüyorum aslında bir güncük (rakamla 1) katılabildim. :(
Sağlık Yapıları ve Turizm Yapıları oturumlarına katıldım. 

Tasarladığımız yapıları kullanıcılarından dinlemek gerçekten çok önemli. Keşke tüm oturumlara katılabilseydim. Siz de benim gibi katılamadım diye üzülüyorsanız mimarizm şöyle bir güzellik yapmış: buraya tiklayin 




Tüm oturumları çok güzel özetlemiş. Tabii ki orada bulunup dinlemek gibi değil fakat yine de çok faydalı.

Ben de tuttuğum notları paylaşacaktım ama yukarıdaki linkte zaten tüm paneller zaten çok güzel özetlenmiş. Bana laf düşmez artık. Teşekkürler Mimarizm! :) 


8 Ekim 2016 Cumartesi

Yavuz Sultan Selim Köprüsü ve Arkadaşları



Merhabalar :)

Biliyorsunuz kısa bir süre önce 3. Boğaz Köprüsü "Yavuz Sultan Selim Köprüsü" açıldı. Bu vesileyle boğaz köprülerinden bahsetmek istedim.

 

1. Yavuz Sultan Selim Köprüsü

3. Köprü, Fransız "Köprü Üstadı" olarak tanınan Dr. Michel Virlogeux tarafından yapıldı. Virlogeux, 100'ün üzerinde köprü tasarımı yapan ve birçok ödülü bulunan bir mühendis.
Köprünün temeli 2013'te atıldı. 2016'da ise trafiğe açıldı. 

Köprü 59 metre genişliği ile dünyanın en geniş, 322 metre kule yüksekliği ile eğik askılı köprü sınıfında dünyanın en yüksek, tüm köprü sınıflarında Fransa'da bulunan Millau Viyadüğü'nden sonra ikinci en yüksek kulesine sahip asma köprüsü ve 1.408 metrelik ana açıklığı ile üzerinde raylı sistem bulunan en uzun, tüm asma köprüler arasında 9. en uzun orta açıklığa sahip asma köprüsüdür.



2. Boğaziçi Köprüsü

1970 yılında çalışmalarına başlanan köprü, İstanbul Boğazı üzerine yapılan ilk köprüdür. Yapımı 3 yıl sürmüştür. Türkiye Cumhuriyeti'nin 50. yıldönümü şerefine açılan köprü, 1973'te dünyanın en uzun dördüncü asma köprüsüydü.



3. Fatih Sultan Mehmet Köprüsü

Yapımına 1986'da başlanılan ve ankraj blokları arasındaki uzunluğu 1.510 m, orta açıklığı 1.090 m, genişliği 39 m, denizden yüksekliği 64 m'dir. Boğazın ikinci köprüsü olan Fatih Sultan Mehmet Köprüsü, 1988'de tamamlanmıştır. Boğaziçi Köprüsü’nden farklı olarak bu köprünün askı kabloları dikey olarak düzenlenmiştir.

24 Eylül 2016 Cumartesi

Kitap Önerisi: OlağanÜstü Tavsiyeler (yetenekli kişiler için)



Merhabalar :)

Bugün size yeni bitirdiğim bir kitabı tavsiye etmek istiyorum.

"Olağanüstü Tavsiyeler (yetenekli kişiler için!) - George Lois"

 

George Lois, bize 120 tane çok güzel tavsiye vermiş. Görselde gördüğümüz üzere kitap bu soruyla başlıyor. 

"Dünyada 4 tip insan vardır. Sen hangisisin?"

Devamında ise George Lois, kendi hayatından örneklerle tavsiyelerde bulunuyor. Biliyorsunuz tasarımın matematik gibi kesin kuralları yoktur. George Lois bu kitapta, bize kendi yöntemlerini sunmuş.

İçeriğine bir göz atmak isteyenler  linke tıklayabilir. 

George Lois, reklam dünyasının en etkileyici isimlerinden biri. Tasarımın hangi kolunda olursanız olun, çokça ilham alabileceğiniz bir kitap. Son olarak kitabın iç kapak yazısını paylaşmak istiyorum.

"Tutkulu, sıra dışı, sarsıcı ve muhatabına 'kapak olacak' nitelikteki tarzıyla yazar George Lois; çeşitli açıklamalar ve örneklemelerle, size yaratıcı potansiyelinizi keşfetmenin yollarını öğretiyor. Kullandığı sözcüklerle, yaratıcı hayatın marifetlerine ve ayrıca; ticaret, reklam, tasarım ve görsel sanatlar gibi yaratıcı sürecin her aşamasına dair yepyeni içgörüler sunuyor. Verdiği tavsiyeler, yaratıcılıkla yürütülen iş kollarında insanların ufkunu genişletip hayatlarını değiştirme imkanı sunmanın yanısıra genç girişimciler için de, marka ve satış sanatı hakkında iyi bir başlangıç yaptırma niteliği taşıyor."

10 Eylül 2016 Cumartesi

KafkaOkur Dergisi Üzerine



Merhabalar :)


Neden KafkaOkur'un arka kapaklarını paylaştım? Çünkü dergideki illüstrasyonlara dikkat çekmek istedim. Yoksa derginin ön kapakları da çok hoş.






KafkaOkur dergisi ile tanışıklığımız, bir arkadaşımın dergiyi hediye etmesiyle başladı. KafkaOkur, iki aylık bir edebiyat dergisi. Kapaklardan da anlaşılacağı üzere, her sayı bir yazar anlatılıyor. Ciddi bir edebiyat dergisi diyemem fakat boş zamanları değerlendirmek için okunabilir. Ben KafkaOkur'un resimlenmesini ve tarzını çok beğeniyorum. İçeriğin yetmemesine rağmen bu yüzden aldığımı itiraf etmeliyim. Derginin görseli kadar içeriğinin de zenginleşmesini dilerim. 




KafkaOkur dergisinin beğendiğim başka bir özelliği ise hediyeleri. Kitap ayraçları çok şirin değil mi? Hep bunlarla kandırılıyoruz işte. :) 



Bu arada herkesin Kurban Bayramı mübarek olsun.



Sevgiyle kalın..


3 Eylül 2016 Cumartesi

Temel Tasarım Öğeleri - Örnek Çalışmalar



Merhabalar :)


2016 - 17 Eğitim- Öğretim Akademik Yılı başlıyooor. Tüm mimarlık öğrencilerine şimdiden kolay gelsin. Özellikle yeni başlayan birinci sınıf öğrencileri için bol boool karton kesip biçeceği yıl olacak. Temel Tasarım dersi bu bölümün olmazsa olmazı. Gözünüz korkmasın, çok eğlenceli bir ders.

O küçük, şirin küpler, üçgenler, kareler ile boğuşurken çalışmanızın "hiçbir şeye benzememesi gerektiğini" aklınızdan çıkarmayın. Herhangi bir kuralı yok bu dersin. Tek bir doğrusu da yok. Bazen Temel Tasarım dersinden ööeeahhh geldiğinde, keşke matematikteki gibi bir formülü, bir doğru cevabı olsun istersiniz.. ama yok. Ne yapacaksınız? Bölümü mü bırakacaksınız? :)


Bölümde sergilenen çalışmalardan örnekler koyuyorum. Körpecik birinci sınıflarımız için yararlı olması dileğiyle..











Unutamadığınız bir Temel Tasarım dersi anınız varsa paylaşmanızı dilerim. Sevgiyle kalın..